Hayvan isimleriyle anılan birçok yoga pozu (asana) vardır. Geçmişte yogilerin etraflarında neyi görüyorlarsa ona öykünmüş olduklarını tahmin etmek zor değil. Aşağı yukarı beş bin yıllık bir gelenekten, bir başka deyişle tek tanrılı dinlerin henüz hakimiyet kazanmamış olduğu bir tarihsel arka plandan bahsediyoruz. Kutsiyet atıflarının çoğulluk içerdiği bir köken bulmak zor değil. İnsanın her hayvandan öğrenebileceği bir şeyin olduğu bilgisi bu kökende mündemiçtir. Diğer canlılara bir üstünlüğümüz olmadığını, hayata “ayrılık” temelinde değil de “bir olmak” temelinde baktığımızda kazanacağımız ve kazandıracağımız çok şey olduğunu anımsamak için bu pozlar birebirdir. Elbet, farkında olarak ve tefekkür ederek yapıldığı ve tavrımızı yoga matının üzerinde bırakmadığımız sürece…
Bu asanalardan sadece bazılarını anımsayalım:
Aşağı Bakan Köpek (Adho Mukha Svanasana)
En yaygın pratik edilen ikonik asanalardan biridir. Çoğu zaman bir geçiş pozu olarak değerlendirilse de bundan çok daha fazlasını hak eder: Bacakların arkasını açar, omurgayı esnetir, içinde biraz yavaşlayıp nefesinizi gerçekten hissetmeniz için birebirdir, göğsü güçlendirir ve açar, kolları güçlendirir. Başka bir zaviye ve açıdan bakmanızı sağlar 🙂
Kızgın Kedi – İnek (Bidalasana – Bitilasana)
Genellikle seri halinde yapılan kedi-inek, omurga esnekliğini artırmak için önemli bir dizidir. İnek ve kedi olurken eş zamanlı olarak derin nefes alıp verirseniz gevşemenize yardımcı olur. Nefes alıp verirken kıhhhhlayıp mööölerseniz gevşemek yerine eğlenirsiniz 🙂 Sırt ağrıları için birebirdir ve denge gerektirmediği için başlangıç seviyesindeki uygulayıcılar için ziyadesiyle uygundur. Kim bilir, belki de “mutlu inek”in bir yalandan ibaret olduğunu, hissedebilen, duyguları ve bilinci olan olan hiçbir canlının öldürülmek ya da sömürülmek istemeyeceğini anımsarsınız… Öyle ya, yoganın etik ilkeleri (yamalar) ahimsa (şiddetsizlik), satya (dürüstlük), asteya (kendine ait olmayanı almamak), bramacharya (dengeli davranış) ve aparigraha (aç gözlü olmama) idi, değil mi?
Balık (Matsvasana)
Bedenin ön tarafını, bilhassa boğazı, göğsü, karnı, kalça fleksörlerini ve kaburgalarınız arasındaki kasları streç etmenizi sağlar. Üst sırt ve boyun kaslarını güçlendirir. Adet sancılarına iyi gelir. Boğazı ve göğsü (kalbi) açmanın nasıl hissettirdiğine odaklanabilirsiniz. Mutlu bir balıkken boğazınıza çengel saplanmadığı için şanslı oluşunuzu takdir edebilirsiniz
Kobra (Bhujangasana)
Kobra yerde karnının üzerinde hareket eder ama etrafı net bir biçimde görebilmek için yükselmek durumundadır. Gömüldüğümüz şeylerin içinden yükselip doğrulmak cesaret ve özgüven ister. Kobranın “vahşi” doğası inkâr edilemez: O, aniden ve ölümcül bir güçle beliriverir, dünyadaki birçok “tuzak” gibi… Öte yandan, esbab-ı mucizesi değiştirebildiği derisinde saklıdır… Durmaksızın kendini değiştirir ve yeniler…
Güvercin (Rajakapotasana)
Bu özellikleriyle pek tanınmasalar da güvercinler çok uzak mesafelerden evlerini yeniden bulabilirler. Kendinizleyken / kendi içinizdeyken, “evde” hissedebiliyor musunuz? Çok uzaklaştığınızda bile “oraya” yeniden dönebiliyor musunuz?
Kartal (Garudasana)
Kartalın üstün bir görüş gücü vardır. Açık, geniş ve keskin görüş, zihnimiz odaklanmış ve sakinken gelir. Kartal gibi denge pozları içindeyken, gözlerimizi bir noktaya odaklamamız dengeye yardımcı olur. Pozdan çıkarken kanatlarınızın açıldığını hayal edin, hafifçe ve engellerden azade olsaydınız nasıl olurdu?
Hayvan olmak neye benzer? “Öteki” gerçekten sandığımız kadar “başka” mı? Yukarı bakan köpek, deve, kaplumbağa, tırtıl, kurbağa ya da kelebek?
Güneşe nasıl selam verirsiniz?
Madagaskarlı lemurlar nasıl selam verir?
* ABD’li felsefeci Thomas Nagel’in 1974 tarihli meşhur makalesi “What is it Like to be a Bat?”ten esinlenerek…